Bedelli askerlik
yasası, bana öyle geliyıor ki, devletin açık açık vatandaşı haraca kesilecek
kurban olarak gördüğünü iiraf etmesidir. Hiç bir demeokratik, hukukki, vicdani
prensiple açıklamasını bulamıyorum.
Öncelikle anayasa’daki
eşitlik ilkesine aykırı bir uygulama. Vatan millet sakarya diye ağlayanlara
tavsiyem para biriktirip iyi bir anayasa avukatı bulsunlar. Belki bedelli
askerliğin Anayasa’ya aykırı olduğunu savunabilirler. Neden Anayasa’daki
eşitlik ilkelerine aykırı bedelli askerlik peki? Doğal olarak var olmayan, yapay bir şekilde
bizzat devletin kendisinin yarattığı bir durumdan (askerlik hizmeti) kaçınabilmek için herkese
eşit fırsat tanınmamasından.
Anayasa diyor ki
Türkiye Cumhuriyeti sosyal hukuk devletidir. Yani hukukun üstün olduğu ama aynı
zamanda da vatandaşlarına bir takım hayati hizmetleri vermekle kendini yükümlü
kılmış bir devlettir. Eğitim, sağlık ve
sosyal güvenlik konularında en azından kabul edilebilir bir hizmeti esasında
bedelsiz oalrak sağlamayı taahhüt etmiştir Türkiye Cumhuriyeti. Kanun karşısında
tüm vatandaşlarına eşit mesafede davranacağı sözünü vermiştir. Askere alma
kanunla düzenlenen, karşı konulduğunda cezai yaptımı olan bir kurumdur. O halde
askerlik hizmetinin kapsamındaki her Türk erkeği için eşit uygulanmalıdır değil
mi? Elbette sağlık durumları, kısa dönemi belirleyen eğitim kıstasları, belirli
bir uzmanlık alanından gelen askerlerin sevk ve idaresi gibi keyfi olmayan
standart uygulamalar ile vatandaş ile askerlik hizmeti arasındaki ilişki
düzenlenip çeşitlendirilebilir. Bu eşitlik ilkesine aykırı olmaz. Ama tutup paran
varsa askerlik hizmetini yapmayabilirsin demek düpedüz burada herkes eşittir
ama cüzdanı genişler daha zengindir demekten
başka bir şey değildir. Askerlik hizmeti yapıp yapmamayı paraya
endekslemekle, kimi ilköğretim hakkı olup olmayacağını devlete yapılacak
bağışla belirlemek, oy hakkını veya kullanılacak oy sayısını servete
endekslemek açısından nasıl bir ilkesel fark var sizce?
Eğer bu yeterli
bir itiraz gibi gelmediyse bir de içinizdeki “HerTürkAskerDoğar’a hitap edeyim olmadı. Düzenlemenin askerlikten
soğutma suçu olup olmadığını düşünün bir.
TCK 318.
Maddesinde halkı askerlikten soğutma suçu “Halkı, askerlik
hizmetinden soğutacak etkinlikte teşvik veya telkinde bulunanlar veya
propaganda yapanlar” Şeklinde
tanımlanmıştır.
TCK 318. Madde gerekçesi, “Vatanın düşman
güçlerine karşı korunması bakımından her Türk vatandaşının askerlik hizmetini
severek ve isteyerek yerine getirmesi şarttır. Esasen askerlik hizmetine
yönelik duygu, vatandaşlığın zorunlu gereği olan vatana sadakat borcunun bir
parçasını oluşturur. Söz konusu duyguyu tahrip etmek veya zayıflatmak
maksadıyla vatandaşları askerlik hizmetlerinden soğutma yolunda teşvik veya
telkinlerde bulunmayı veya propagandayı suç hâline getirmek suretiyle madde,
millî savunmayı koruma amacını gütmektedir”
Bedelli
askerlik düzenlemesi gençleri 30 yaşına kadar bir şekilde askerlik hizmetinden
kaçınmaya (benzeri bir düzenlemenin tekrarlanacağına ya da sürekli hale
getireleceğine inandıkları için) teşvik etmeyecek mi? Daha beteri askerliğin,
hem de azımsanmayacak kadar çok para vermek pahasına kaçılması gereken bir
hizmet olduğu fikrini aşılamayacak mı?
Bu da mı olmadı?
Bir de bedelli askerliğin toplumsal sınıflar arasına nifak sokma potansiyelini
düşünün. Askerden kaçabilen zenginlerle kaçamayan zavallı fakirler ikilemi! Bu dam
ı bir prensibe, bir yasaya, bir temel sağduyu ilkesine aykırı değil.
Kısacası
bedelli askerlik yasası neresinden tutsanız, hangi perspektiften yaklaşsanız
elinizde kalan bir düzenleme. Eğer tam profesyonel orduya geçmeye, ya da
kayıtsız şartsız vicdani ret hakkı vermeye hazır değilsek o zaman en azından
insanları zorladığımız askerlik
hizmetini böyle düzenlemelerle soytarıya çevirmeyelim.